İletişim Bir Sanattır
İletişim diye bir kelime çıkardılar biz de peşine takıldık gidiyoruz. İletişim halkla ilişkilerin motamot eşitidir. Hatta halkla ilişkilerin geniş kapsamlı söylenişinin adı çevre ilişkileridir. Çevre ilişkileri, iletişimin daha da üstündeki güçlü bir ifadedir. Ama kullanılmıyor her neyse.
İletişim bir sanattır dedim. Pazarlamanın bir parçasıdır, doğru. Reklam da pazarlamanın parçasıdır, doğru. İletişim dedikleri için onun üzerinden gidiyorum çünkü asıl okuması gereken insanlara halkla ilişkiler, çevre ilişkileri desem jeton düşmeyebilir. Onun için iletişim diyorum. Bir de Türkiye’de şuanda biliyorsunuz Sayın Cumhurbaşkanımızın iletişim başkanlığı adı altında tayin edip görevlendirdiği bir zevat var. İnşallah onlar da bu haftaki yazımızı okurlar.
Evet, gelelim konumuzun başına pazarlama iletişimin parçası reklam da pazarlamanın dedik fakat neticede bütün bunlar döner dolaşır işlenebilmesi için, daha etkili olabilmesi için gelir sanata, kreativiteye, grafiğe, üretime bağlanır. Bağlandığı zaman da bakarsınız kreatif dediğimiz bir sürü ifadeler, çalışmalar bu hadiselerin etkinliğini arttırır. Ancak bugün Türkiye’deki büyük yanlışı da belirtmekte yarar görüyorum o da şudur. İletişimi veya reklamı üreten, yapan profesyonel gruplar maalesef bu meselelerin sadece kreatif taraflarını ele alıp yürümektedirler. Aslında pazarlama ağırlığı biraz daha fazla olmalıdır. Çünkü bunların hepsi pazarlamanın altındaki parçalardır. Eksiklik dediğimiz konuya gelince son 15-20 yıldır dilimizde tüy bitti anlatmaya çalıştık, hala daha çalışıyoruz, katiyen katiyen hükümetin, Türkiye’yi idare eden zümrenin ve büyük patronların en ufak dikkatlerini çekmiyor. Yaptıkları iletişim faaliyetlerinde, reklam ve tanıtım faaliyetlerinde harcadıkları paranın karşılığını alamıyorlar. Bunların sebepleri var bunlardan birincisi; bu işleri yapan ‘’profesyonelim ben bu işi yaparım’’ diyen hatta kartvizitlerine iletişim danışmanlığı sıfatı koyan kişilerin bu meslekle zerre ilgisi yok. İkincisi ile bu işlerin sermayesiz yapıldığını söyleyen bakla oda nohut sofa dediğimiz şirketler veyahut da kuruluşlar ile tanıtım meselesini içine reklamı da alarak konuşuyorum tabi bunların hepsi aynı daire içinde bunlara ilavede bulunursak o da direkt pazarlama dediğimiz en önemlisidir, bunu da zerre kadar uygulamamaktadırlar. Türkiye’de direct marketingi direk uygulayan şahıs Cumhurbaşkanının bizzat kendisidir. Ben de kendisine zamanında hizmet etmiş bir arkadaşınız olarak biliyorum ki, Cumhurbaşkanı kendi faaliyetleri alanlarında olan PR, iletişim, direct marketing işlerini bizzat kendisi yapmaktadır. Yaparken de bunca icraatın arasında elbette bir iki tane hata yapılmaktadır. Yanlarında bulunan, maaşlı çalışan, gelirini bunlarla karşılayan, çevrede bulundukları sıfatın gücüyle, empoze ettikleri terörle paraları kazanan zevatların, katiyen Sayın Cumhurbaşkanımıza, değerli, bilgili ve neticede Türkiye’ye büyük faaliyetler sağlayacak icraatlar sunup imza attıracak teklifleri götürmediklerini hissediyorum.
Türkiye’de birçok ilkleri yapmış bir insan olarak halkla ilişkilerin ilk profesyonel şirketini biz kurduk. Reklam faaliyetlerimizin tam hizmet ajansı felsefesindeki kuruluşunu ilk biz yaptık ve CEN Ajans dünya çapında bir şirket oldu. İlk başta interdirect adı altında başlayan faaliyetleri ilk profesyonel olarak biz kurduk. Türkiye’de gerçek production kampanyalarını ilk biz yaptık. Türkiye’de çok çok özel işler basan, kreatif işler yapan, hazırlıkları tam olan, makinaları çalışırken içeride de jazz konseri verilen matbaaları da biz kurduk. Bunlarla çok övündük ve devletimize büyük vergiler, çok yararlı hizmetler ve bilgiler verdik. Fakat ne yazık ki bugün bakıyorum sizler veya bizler veya onlar veya şunlar gibi inanılmaz bir biçimde insan, meslek ve şahsiyetlerimizi ikiye bölmeye çalışan bir anlayış var. Bunu ifade etmekte zorlanıyorum. Ayrıca da ifade etmek de istemiyorum. Ben 50 yıllık tecrübelerim neticesinde ki bu 50 yıl bir ömrün 4/3’dür. Ben öğrendiklerimi, yaptığım işlerin doğruluğunu insanlara anlatmak istiyorum. Bakınız iletişim eğer hizmet verilecek nokta belirlendiyse önce hayal edilir neler yapılabilir diye, bunlar kâğıda dökülüp, üzerinde danışılıp çalışılır. İnsanlar grup olarak çalışır çünkü bu tek başına yapılacak bir faaliyet değildir. Ondan sonra kâğıda dökülen hadiseler mutlaka araştırma ile test edilir. Tabi ki bu söylediklerim uzun dönemli iletişim içindir. Test edilen hususların cevapları da alınır bizim pri-test dediğimiz faaliyetler yapılır ve neticede onay olursa uygulamaya geçilir ondan sonra da post-test dediğimiz araştırmaların işin sonunda yapılması lazımdır. Şuanda şu kadarını söylemek istiyorum ki; Sayın Cumhurbaşkanımızın özellikle Azerbaycan’la müşterek Aliyev ile birlikte gösterdikleri işbirliği muhteşemdi. Neticede muazzam bir savaşın kazanılarak o savaş töreninin yapıldığı sırada iki cumhurbaşkanının da orada oluşu, dünyaya verdikleri mesajın özü ve aslı tespit edilebilir neticesi üzerinde gerçek profesyoneller çalışarak, bunları bir proje haline getirip uygulasalardı büyük bir ihtimalle bugün Amerika’daki yaptırım kararlarına oradaki insanlar oy veremeyeceklerdi.
Bugün ilginç bir şey okudum gazetelerimizden birinde. Diyor ki ‘’Biz de yaptırım yapalım.’’ Bu son derece yanlış bir düşünce. Son derece yanlış… Boyutumuza bakalım, onların boyutuna bakalım, dünyadaki birlik ve güçlere bakalım, ondan sonra biz yaptırım mı yaparız yoksa işte bu bahsettiğim meslek gücüyle daha bu yaptırımların başında yaptırılmamasını sağlayıp, neler yapılabilir tespit edilip yapılabilecekleri eğer Sayın Cumhurbaşkanımıza profesyonellerimiz iletselerdi ki Türkiye’de mutlaka bu insanlar var bunlar evvelden çalıştırılsaydı ben inanıyorum ki ne AB ne Amerika ne başka bir yer Türkiye ile ilgili herhangi bir yaptırım sunamayacak ve tavır alamayacaktır. Çünkü Türkiye’nin o kadar çok artı değerleri vardır ki ve bu artı değerler o kadar hükümetler tarafından kullanılmamaktadır ki anlatamıyorum size, inanamıyorsunuz, belki de dalga geçiyorsunuz ama muhteşemdir. Türkiye muhteşemdir. Türkiye’yi iyi tanıtırsanız muhteşem işler yaparsınız.
Bakın basit bir örnek ile bir tarihte zamanın Turizm Bakanı Bahattin Yücel Rusya’da kampanya yapmak için bizden çalışmalar istedi. Biz CEN Ajans onun yanında araştırma şirketimiz onun yanında direkt pazarlama şirketimiz hep birlikte proje hazırladık bunu da Rusya’da uyguladık. Sayın bakan da bu projeyi uygulamamız için bizi gerçekten ciddi şekilde teşvik etti. Bu bir turizm projesiydi. Rusların Türkiye’ye gelmesini sağlayacak önemli bir projeydi. Ne oldu o zaman biliyor musunuz? Başta Antalya olmak üzere şuanda yaşadığınız, gerçekten çok büyük ihtiyaç duyduğunuz Rus turistlerin Türkiye’ye gelmeleri bu şekilde başladı. Ve bu gittikçe artarak Türkiye, Rusların bir tatil merkezi oldu. E buyurun yaşadık bunları yaşadık. Bulgaristan’da yaptığımız muhteşem bir kampanya ile Bulgaristan Hükümeti’nin Türkiye’ye hicret etmek isteyen insanlara çıkardığı problemlerin tümünü orada yapılmış kampanya izale ederek, o insanların Türkiye’ye gelmeleri sağlanmış ve bugün hepsi devletimize, Türkiye’mize duacı olarak bizim içimizde yaşamaya devam etmektedirler. Bunun gibi çok gizli kampanyalar yapılmıştır. Bu kampanyalarla Türkiye hedefine ulaşmıştır. Bu hedefler neticesinde çalışılarak inanılmaz bir reklam dışı tutulan halkla ilişkiler operasyonlarıyla, lobicilik faaliyetleriyle güzel adımlar atılmıştır. Bu adımlar atılarak bazı iktidar dönemlerinde Türkiye çok büyük krediler almıştır. Aldığı kredilerdeki faizler dünya faizlerinin çok altına indirilmiştir. Ama bunların hepsi özellikle Turgut Özal, Süleyman Demirel dönemlerinde gerçekten çok ciddi iletişim projeleri hazırlanarak yapılmıştır.
İyi haftalar, başarılar Allah kolaylık versin.
Lafımız bir kenara atılmazsa Türkiye için hayırlı olacağı kanaatindeyim.
Saygı ve Sevgiler
M.Nail KEÇİLİ
Yorum Yazın