O kadar rezil, ayıp ve Türk siyasetinin bugüne kadar görmediği bir tavır içinde itişip kakışma var ki bu durum toplumu dönülmez bir acayipliğe doğru itmektedir. Bugün, Türkiye’nin çok ciddi ama çok ciddi sorunları varken başta işsizlik, ikincisi parasızlık, işi olanın aldığı asgari ücretle geçinememesi, işi olanın hayatını geliştirip, idame ettirememesi sorunları, çılgınlar gibi bir nüfus çoğalması ve eğitimin kalitesizliği inanılmaz bir boyutta büyümektedir. Toplumu idare etmesi gereken siyaset çok farklı boyutlarda birbirlerine geçmiş bir halde tamamen sokak çocukları gibi kavga edip, halkın sadece huzurunu bozmakla kalmamaktadır aynı zamanda Türkiye’de gençlerin endişe içinde düşünmelerine sebebiyet vermektedir.
Bakın beyler, bakın hanımlar, bakın Türkiye’de Atatürk’ün de söylediği gibi her şeyin gelecek gençlikten üremesi, gençlikten tohumlanması, gençlikten boyut kazanması gerekirken bugün üniversitelerimiz tamamen siyasi itişmeler sebebiyle tabip denecek şekilde talebe yetiştirememektedir. Benim erkek torunum 10 yaşında kendisi uzaktan eğitim sistemiyle eğitim görüyor şimdiki öğrenciler gibi. İnternetten gelen matematikle ilgili soruları hiçbir şekilde anlamadığı için hocasını anlamadığını dile getirmiş hocası da ona ‘’annenlere söyle sana bir özel hoca tutsunlar’’ tavsiyesinde bulunmuş. Yani hoca, hoca tutsunlar diyor. Bu şekilde yetişmiş henüz 10 yaşındaki bir gencin ileriki senelerde ülkeye hangi katkılarda bulunacağını düşünüyor musunuz? Ben size söyleyeyim. Hiçbir katkıda bulunmayacak sokakta gezen serserilerden biri olacak. Günah değil mi buna?
Allayarak, pullayarak büyüttüğümüz çocuklarımıza günah değil mi? Bizim yaşımızdaki insanların torunlarına günah değil mi? Bizim okuduğumuz tarihlerde Türk veya yabancı okullar hiç fark etmez, hepsi disiplinli, hakikaten insana bilgi aktaran dev gibi okullardı. Onların sayesinde biz de topluma yararlı binlerce işler yaptık. Ama bizler yaşlandık. Bizim dönemimiz artık bitecek ve biz ebediyete intikal edeceğiz. Yerine bıraktığımız çocuklarımız vaziyeti biraz idare etseler de onlardan sonra gelecek torunlarımız son derece bilgisiz, kültürsüz, eğitimsiz ve ne yazık ki hiçbir tecrübeleri olmadan sokaklarda dolaşacaklar. Bu mu istenilen Türkiye? Bunu mu getirip ortaya koymak istiyorlar? Dünya ülkeleri arasında önemli mevkilere, seviyelere gelmiş Türkiye’yi bu hale mi getirmek istiyorlar? Bırakın kavgayı dövüşü bırakın! Bırakın basit, banal, seviyesiz, konuşmaları sizlere yakışmayan tavırları bırakın. Memleketin işlerine bakın kardeşim. Muhalefeti de, iktidarı da bırakın gözünüzü seveyim. Parti kurarak, parti adet miktarını arttırarak Türkiye’yi refaha sunacak, getirecek imkânlar doğmaz. Tam aksine Türkiye’de ne kadar çok parti olursa o kadar büyük bir siyasi kaos olur. Çünkü biz Batılılar gibi seviyeli koalisyonları yaşayabilecek statüde bilgi ve kültüre sahip değiliz. İşte son koalisyon bunun en güzel örneğidir. Eğer o koalisyondaki Bahçeli’nin partisi bozmasaydı koalisyonu Türkiye kalkamayacağı bir batağın altına girip, mahvolup göçü gidecektik. Allah bilir bugün dominyon hükümeti mi neydik. Bahçeli’nin hükümeti bozarak ‘’Böyle saçma sapan idare olmaz’’ diyerek ve hareketçi partinin bu konuda çok doğru ve değerli olarak meseleleri intikal ettirmesi sayesinde Türkiye yeniden bir seçim dönemine girmiş. Seçim olmuş ve bizi gerçekten belli bir süre çok heyecanlandırıp, sevindiren iktidar partisinin gelişiyle mutluluğu beklerken şimdi son derece üzüntülü bir halde Rab ’bin, tabiatının oynadığı ve verdiği cezalarla; susuzluk, iklim değişikliği, dünyanın birbirini yiyişi, kendi içimizde birbirimizi yiyerek, aklı başında olmaktan çıkan bir statüyü yaşamaktayız.
Bakınız, dünyanın her yerinde en büyük değer sanattır. Bunu kurtarıcımız, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk de defalarca söylemiş, sanatkârlara olan zaafını her zaman anlatmış ve göstermiştir. Sanat, en kötü günlerde bile özellikle gençlerimizi doğru yola teşvik edecek en önemli meslek dallarından biridir. Hiç olmazsa sanata yöneltin. Hiç olmazsa akademilerin adet miktarını arttırın. Yetişecek gençlerimizi bol bol akademi ve sanat okullarıyla teşvik edin. Ben bunu vatandaş olarak zamanında yapmaya kalktım. Türkiye’nin en önemli Akademi İstanbul adındaki kuruluşu kurdum. Binlerce çocuk eğittik, piyasaya gönderdik, hepsi iş buldular. Çünkü neden? bu kuruluşun eğitimi kaliteli ve güzeldi. O çocukları hiçbir müessese kaçırmak istemedi. Bu kuruluş kendi dallarında, kendi mesleklerinde bir akademi olduğu için yani- reklam, kreatif, heykel, sinema televizyon, resim, müzik- son derece başarılı talebeler yetiştirip halkın içerisine sunduk. Ne oldu? Ne oldu? İşte o kabiliyetsiz Devlet Bahçeli’nin bozduğu ve bozmasıyla bizim mahvolacağımız koalisyon hükümetindeki maalesef şerefi kıt birkaç zevat o dönemde cahil medya patronlarıyla birlikte bizi yok ettiler. Ne kazandılar? Ne kazandılar? Çok büyük zarar verdiler ülkeye, çok yazık.
Beyler, sanatçı yetiştirin sanatçı. Sanat okulları açın açın açın! Yeteri kadar artık bize ulema dediğimiz biraz da meseleye gülerek bakmamız gerekli. Lütfen sanat okulları açın, akademiler açın.
İyi haftalar hepinize.
Yorum Yazın